16 Kasım 2014 Pazar

KURU MEYVELİ KEK

Hazır kekleri sever misiniz? Ne yazık ki ben severim özellikle meyveli kek olanları…. Ev de yapılan meyveli keklerin çoğunu beğenmiyorum. Ancak şimdi yazacağım tarif pek çok kişi tarafından beğenilmiş bir kek tarifidir…

MALZEMELER

¼ su bardağı küçük küçük doğranmış kuru incir
¼ su bardağı küçük küçük doğranmış kuru hurma
¼ su bardağı küçük küçük doğranmış kuru kayısı
¼  su bardağı kuş üzümü
3 adet yumurta
1 su bardağı yoğurt
½ su bardağı sıvı yağ
1+1/2 su bardağı şeker
Kabartma tozu
Şekerli vanilin

YAPILIŞI

Yapılması oldukça kolay bir tariftir. Yumurtalarımızı mikserimizle çırpmaya başlıyoruz. Rengi açık sarı oluncaya köpürünceye kadar çırpıyoruz.  Bu sırada fırınımız 180 dereceye ayarlayıp ısınmaya bırakıyoruz. Yumurtalarımızın içine sırasıyla şekeri koyuyoruz çırpmaya devam ediyoruz en az 2 dakika çırpıp homojen bir yapıya sahip olduktan sonra malzemeleri teker teker ekleyip her eklemeden sonra 2 dakika çırpıyoruz. Şeker, 2 dakika çırpma, yoğurt ve yağ, 2 dakika çırpma, un, vanilya ve kabartma tozu karışımı, 2 dakika çırpma sırasıyla tarifi gerçekleştiriyoruz. Artık kekimizin hamuru iyice homojen olmuş olmalıdır. Hazırlamış olduğumuz meyve kurularını 1-2 yemek kaşığı un ile ayrı bir kapta karıştırıyoruz. Böylece kek hamurunun içine meyvelerimizi koyduğumuz zaman meyveler dibe çökme yapmayacaktır. Unlu meyve kurularımızı da kek hamuruna katıp bir kaşık yardımı ile karıştırıyoruz. Kek hamurumuz hazırdır.
Kek kalıbının hazırlanması da en az kek hamuru kadar önemlidir. Kekimiz piştikten sonra kolay çıkması için kek kalıbımızı önce katı yağ ile yağlamak, üzerini toz şeker ile kaplamak püf noktalarından biridir. Kek kalıbınıza hamurunuzu dökmeden önce bir süre buzdolabında bekletmenizi tavsiye ederim. Kek kalıbı hazırlığını pişirmek istediğiniz her türlü kekiniz için kullanabilirsiniz.
Kuru meyveli kek hamurunuzu kalıba döktükten sonra önceden 180 derecede ısıtılmış fırınımıza yerleştirip yaklaşık 30 dakika pişiriyoruz. Kürdan yardımı ile pişip pişmediğini 30 dakikadan sonra kontrol edebilirsiniz.
Kekimiz piştikten sonra üzerini pudra şekeri veya meyveli soslarla süsleyebilirsiniz..

Afiyet olsun…  Sevgi  ve huzurla kalalım… 

15 Kasım 2014 Cumartesi

AŞURE

Of  bayılırım aşureyeJ Elimde sıcak kahvem, dışarıda yavaş yavaş yağan yağmur ve en sevdiğim şeylerden birini yapmanın keyfi ile yazıyorum. Yemek yemeği ve yedirmeyi seviyorsanız, mutfakta da mutlaka girişimcisinizdir. Yapımı biraz daha zahmetli yemekler de bizim aile için favoridir. Benim içinse aşure 1. Numaradır. Aslında bakılınca aşure yapmak zor değil sadece biraz önceden ıslatılmalar, bazen dikkatle karıştırmalar gibi önemli püf noktaları yüzünden zaman alıcı.
MALZEMELER
2 su bardağı aşurelik buğday
½ su bardağı olacak şekilde fasulye, börülce, nohut, kuru üzüm (kuş üzümü de olur), kuru incir, kuru kayısı,
½  su bardağı soyulmuş fındık, badem
2 adet Elma
2 Adet Ayva
2 Su bardağı ılık süt
3 su bardağı şeker
Kaşığın ucu ile tuz
Süsleme için: çekilmiş fındık, çekilmiş ceviz, ve tanelenmiş nar
YAPILIŞI
Buğday, fasulye, nohut ve börülce ayrı ayrı tencerelerde kaynayıncaya kadar pişiriyoruz ve kapaklarını kapatıp sabaha kadar ıslatıyoruz.
Aşureyi yapacağım günün sabahından kuru kayısı ve inciri küçük küçük kesip suya ıslatıyorum. Küçük küçük kestiğim zaman ıslandıkça şişen meyveler tam kaşığa gelir kıvamda olacaktır.
Elma ve ayvaların kabuklarını soyup küçük kareler şeklinde onları da kesip sulu bir kabın içinde pişmeye hazır hale getiriyorum. Karamamaları için suyun içinde olmaları önemlidir.
İçine koyacağımız bademler ve fındıklarında kabuklarını rahat soyabilmek için sıcak su dolu bir kapta bekletmeye alıyorum.
Bu işlemleri yaptıktan sonra buğday, kuru fasulye, nohut ve börülceyi güzelce yıkayıp bir tencerenin içine alıyoruz. Üzerine 15 bardak su ile tuz döküyoruz. Orta hararetli bir ateşte taneleri yumuşayıncaya kadar pişiriyoruz. Karışımımızın piştiğini gördüğünüz zaman içine ayva ve elmaları atıyoruz. Bu nokta da suyunuz az gelebilir, sıcak su ilavesinde bulunabiliriz. Meyvelerimiz de yumuşadığında içine üzüm, incir ve kayısıyı ekleyip pişirmeye devam ediyoruz. Meyveleri koyduktan 1-2 dakika sonra şekeri ve kabukları soyulmuş fındık ve bademi koyuyoruz. Yine 1-2 dakika sonra içine 2 su bardağı ılıtılmış sütümüzü ilave ediyoruz. Karışım bir biri ile iyice kaynaştıktan sonra aşuremiz servise hazır hale gelmiş demektir.
Üstünü istediğiniz gibi  süsleyebilirsiniz….

Afiyet olsun… Sevgi ve huzurla kalalım….

SÜRÜLEBİLİR ÇİKOLATA (FINDIK KREMASI)

Uzun bir aradan sonra evdeki tarifler de oldukça çoğaldı. Umarım onları en kısa sürede yazıya aktarabilirim. Elimdeki bu tarifte çocuklar için ideal bir tarif.  Kış aylarının gelmesi ile birlikte oğullarım sabah kahvaltısında belirli markaların sürülebilir fındık kremalarını, çikolatalarını tercih etmeye başladılar. Her anne gibi çocuklarımızı en sağlıklı ürünlerle tanıştırmak, onlarla büyütmek istiyoruz. Ancak zaman zaman her çocuğun hoşlandığı çikolatalar gibi abur cuburlar evimize girmiyor değil. Bu durumlarda da ev yapımı ürünleri neden tercih etmeyelim?
MALZEMELER

1 Su bardağı yaklaşık 100 gram kadar fındık
40 gr. bitter çikolata
½ çay bardağı süt
½ su bardağı pudra şekeri (ben ½ su bardağı normal şekeri çekerek elde ediyorum)
2 çorba kaşığı kakao
1 paket şekerli vanilin

YAPILIŞI

Sürülebilir çikolata yapımı oldukça basittir. Fındıklarımızı robotumuzda iyice çekiyoruz. Kıvamı un gibi olmayacaktır. Fındık yağlı olduğu için robotta fındıkları çektikçe yağı ortaya çıkacak bize macun gibi bir kıvam oluşturacaktır. Bu sırada benmari usulü (sıcak suyun üzerine oturtulan bir kapta yapılan işlem) çikolatamızı eritiyoruz. Çikolatalar da eriyince en kolay kısma gelmiş oluyoruz. Bütün malzemeleri macun kıvamına gelmiş fındıklarımızın içine koyalım ve onları krema olana kadar karıştıralım. İşte sürülebilir çikolatamız hazır. Bu malzemelerle küçük bir kap çikolata elde edersiniz. Taze taze tüketmeyi faydalı bulduğum için  azar azar yapmayı uygun buluyorum. Unutmayalım ki herkesin damak tadı farklı olacağı için çocuklarınızın ve sizin zevkinize uygun olarak daha koyu renkli isterseniz kakao oranını, daha tatlı isterseniz şeker oranını artırabilirsiniz.
Afiyet olsun. Sevgi ve huzurla kalalım…. 

4 Mart 2014 Salı

EVDE PEYNİR YAPIMI


Son dönemlerde evde peynir yapmaya takmış durumdaydım. Dışarıdan aldığımız peynir, ekmek gibi ürünlere ne kadar güveneceğimizi bilmiyorum bu yüzden hemen hemen her şeyi elimden geldiğince evde yapmaya çalışmak istiyorum. Yoğurt—tamam, tereyağı ----tamam, evde peynir? İşte o da tamam olmalıydı. Ve elbette ki başardııııııııım J nasıl mı işte onu resim resim sizinle paylaşacağım. Ben 5 kg çiğ süt ile yapıyorum. Pastörize süt veya kaynamış süt ile ne yazık ki olmuyor (denedim ordan bilyorum).

MALZEMELER

5 KG süt (sütçünüzden aldığınız güzel bir süt)

5 kg su

1 çay bardağı tuz

1 tatlı kaşığı bitkisel bazlı peynir mayası (eczanelerde bulabilirsiniz)

2 çorba kaşığı yoğurt

Süzmek için bez kese

YAPILIŞI

Sütümüz derince bir tencere alıyoruz. Isıtmaya başlıyoruz. Küçük parmağımızı ısırıncaya kadar aynen yoğurt mayaladığımız ısıya getirerek yaklaşık 35-40 dereceye getiriyoruz. Eğer yoğurt mayalıyorsanız bunu anlarsınız. Unutmayın sütte brucella gibi hastalıklar olabilir. Önce tereddüt ettim ancak daha sonra pastörize edeceğimiz için içim rahatladıJ
 Isıttığımız ve altını kapattığımız süte yoğurdumuzu ve 1 tatlı kaşığı mayamızı döküp bekliyoruz.
 
 
 Oda sıcaklığında beklettim ve üstüne hiçbir şey örtmedim. 40-45 dakika sonra sütümüz mayalanıyor. Kalıp gibi oluyor. Bir bıçak yardımı ile katılaşmış (yoğuttan biraz daha katı) peynirimizi tencerede kesiyoruz.

 
Altını açıp sarı suyunu bırakacak şekilde karıştırıyoruz. Yine elimizi ısıracak hale gelecek daha fazla değil.
 
Ocaktan alıp süzme torbamıza koyuyoruz. Süzülen suyu ben atmıyorum Çiçekleri sulayabilirisiniz. 2-3 saat torbanın içinde mayalanmasına devam etmesini bekleyeceğiz.

 
Daha sonra keseden çıkartıp küçük küçük parçalar halinde keseceğiz.
 

5 kg suyu bir tencerede kaynatıyoruz. İçine 1 çay bardağı tuzu ekliyoruz tuz içinde eriyor.

Küçük parçalara ayırdığımız peynirimizi bir süzgeç yardımı ile şekildeki gibi karıştırarak eritip sünecek hale getiriyoruz.
 
Yaptığımız bu sünen peyniri alıp bir güzel yoğuruyoruz ve içindeki suyu dışarı atıyoruz.
 
 
Şimdiden peynirimiz pastörize oldu bileJ belirli şekillerdeki kaplarda soğumaya bırakıyoruz.
 
 Peynirimiz hazıııııır. Afiyet olsunJ  eğer tarifimden yararlanarak peynir yapımını deneyenler olursa lütfen bana da mesaj atar mısınız? şimdiden teşekkürler....

AİLE İÇİ İLETİŞİM



Bu yazıyı Adem Güneş’in aile içi iletişim ile ilgili programını dinledikten sonra yazmaya karar verdim. İki tane canım kadar sevdiğim oğlum var ve zaman zaman onlarla iletişim problemi yaşıyorum. Benim düşünceme göre onlarda bir problem yok. Çünkü onları yetiştiren ve bugüne hazırlayan, karakterinin oluşmasına yardım eden ne yazık ki biz ebeveynleriz. Allahın bize emanet ettiği yavrularımıza iletişim kurmayı nasıl ve ne kadar doğru öğretiyoruz? 

Adem Güneş, iletişimi bir şey aktarılıyor, iletiliyor ve size karşılık da geliyor ise gerçekleşmiş kabul ediyor. Çocuklarımız veya diğer insanlarla kurduğumuz bu sağlıklı iletişimin adı da diyalog. Sağlıklı bir çocuğun, sağlıklı iletişimi olan bir aile içerisinde ortaya çıkacağı da bir gerçek. Sağlıklı iletişim diyalog ise sağlıksız iletişim nedir? Sağlıksız olan iletişimden biri monolog.  Adından da anlaşılacağı üzere “mono” yani tek taraflı olan iletişim. Bu nasıl oluyor peki? Bu iletişim şeklinde bir taraf devamlı akıl veriyor ve öteki taraf da devamlı akıl alıyor. Bu cümleleri duyduğumda bir anne olarak çoğunlukla oğullarıma monolog uyguladığımı fark ettim. Sanki zamanım check listlerden oluşmuş, otomatiğe bağlamış gibi pek çok yapılması gerekenler var ve bunlar her yapıldığında listeme bir artı ekliyor gibiyim. Bir örnek vermek gerekirse büyük oğlum eve geldiğinde selamlaştıktan sonra ellerini yıka talimatı ile karşılaşıyor. Daha sonra  “okul formanı değiştir, eşofmanlarını giyin” gibi monologlarım devam ediyor. Monolog diyorum çünkü ben ondan bu söylediklerime karşılık beklemiyorum sadece talimatlarımın yapılmasını istiyorum. Ancak bunlar benim isteklerim. Kendi mantık çerçevemde okuldan getirdiği mikroplardan arınması için yapılması gerekenler. Ancak o anda oğlumun beklentileri ya da içinde bulunduğu ruh hali hakkında bir bilgim yok. Oysa ki ben bir şey söyleyeceğim çocuğumun ruh dünyasında ‘nasıl algılanıyor’u bilmek için de oğlumdan bir cevap bekleyeceğim ki iletişim kurmuş olalım. Adem Güneş’e göre söylediğimizin söylediğimiz gibi algılandığını anlamak için “anladın mı?” gibi sorular da yanlış çünkü dikkat ettiyseniz çocuklar “anladım” der ama yapmaya devam ederler çünkü onların algıladıkları bizim söylediğimiz ya da söylemek istediğimiz olmayabilir. Ben son zamanlarda buna dikkat ediyorum ve çoğunlukla anladım dedikten sonra açıklamasını istiyorum ve fark ediyorum ki ona söylediğim şeyi tam ve doğru aktaramamışım. Oğlum kendi kafasında söylediklerimin içinden birkaç kelimeyi alıyor ve onların üstünde algısını geliştiriyor. Oysaki benim söylemek istediğim bambaşka bir durum olabiliyor.    

Monolog gibi sağlıksız iletişimde triolog’larda var (Yani üçlü , dörtlü iletişim şekli). Yavrularımız bizimle bir şey paylaşmaya çalışırken ortamda 3. şahıs varsa bizler de bir çocuğumuza cevap veriyor, bir ortamdaki insana cevap veriyor bir de gözümüzün ucuyla televizyona bakıyorsak (ki farkındaysanız pek çok uyarıcı bir arada) paylaştığımız iletişim trialog’muş.

Yavrularımızla iletişime girerken, çocuğumuza dönmemiz, göz göze gelmemiz, çocuğun ne söylemek istediğini anlamaya çalışmamız gerekiyor. Bu ona, söylediklerinin tarafımızca dinlendiğini ve onunla ilgilenildiğini gösteriyormuş.

Aslında bu konuda yazılması gereken çok şey var. Araştırmalarıma devam edeceğim. Umarım siz de benim faydalandığım gibi yazımdan faydalanabilirisiniz. Sevgiyle kalın…

24 Şubat 2014 Pazartesi

Kolay Pasta



Yapımı o kadar kolay ki! hem de çok kısa zamanda çok lezzetli bir pastanız olacak!

MALZEMELER:

2 Paket damla çikolatalı kurabiye

2 paket creme ole

5 tane orta büyüklükte yumurta beyazı

1 fiske tuz

1 su bardağı şeker

YAPILIŞI:

Bu pastayı misafirleriniz için yapıyorsanız bu tarifteki miktarlar yeterli gelecektir. Ancak kendiniz için yapacaksanız bütün ölçüleri yarı ya indirebilirsiniz. Kurabiyeleri dikdörtgen bir borcama diziyoruz. Üzerine tarifine uygun olarak Dr.Oetker - Crème Olé’yi hazırlayıp döküyoruz. Bir başka kâsede yumurta sarılarımızı bir fiske tuz ve şeker ile köpük olup kaşıkla dökmeye çalıştığınızda akmayacak şekilde kabartıyoruz. Mikserimizin yüksek hızı ile kısa zamanda istenen sonuca ulaşılacaktır. Hazırladığımız köpük karışımını da en üste dökerek 170 dereceli daha önceden ısıttığımız fırına üstü tatlı bir kahverengi oluncaya kadar pişiriyoruz. Herkesin çok farklı bulacağı huş bir tatlıdır. Afiyet olsunJ

21 Şubat 2014 Cuma

Pırasalı Sebze Çorbası (bebekler için son derece lezzetli)


(BEBEKLER İÇİN) PIRASALI SEBZE ÇORBASI

Bebeklerin damak zevkleri doğuştan getirdiklerinin yanı sıra bana göre sonradan yeme alışkanlığı ile değiştirilebiliyor. İlk oğlumda bunun farkına varamadım ama ikinci oğlumda sebzeye de ağırlık verecek öğünler hazırlamaya dikkat ettim. Böylece kereviz, pırasa, enginar, ıspanak gibi çocukların yerken problem çıkardıkları öğünleri biz daha kolay yiyebiliyoruz. Nasıl mı? Belki pek çok annenin bildiği çorba formülüyle tabiî kiJ.

MALZEMELER:

(eğer bebekler için yapılacaksa biliyorsunuz ki her öğünde ısıtılmış çorba değil taze çorba tüketmesine önem veriyoruz. Bu yüzden anneler içine koyacağımız ölçüleri daha iyi biliyor. Çünkü her anne kendi bebeğinin kullanım kılavuzu bir anlamda…)

1 adet en küçük boy patates

1 adet küçük havuç

(İnce pırasalardan arka yeşili alınarak) 3-4 tane pırasa

Yarım demet maydanoz

Kibrit kutusu büyüklüğünde kıyma

1 tatlı kaşığı tereyağı

1 yemek kaşığı bulgur

YAPILIŞI:

Bebeklerimiz ek besine geçtiği zaman doktorumuzun bizlere tavsiye ettiği öğünler, çorbalar, yoğurtlar var. Çorbalara geçtiğimiz zaman doktorumuz bize 2 kere çekilmiş dana kıyma kullanmamızı önerdi. Etimizi aldığımız yere bebeğim için 2 kere çekilmiş kıyma hazırlatıp, evde onları kibrit kutusu büyüklüğünde parçalara ayırıp derin dondurucuya yerleştirip her gün günlük hazırladığım çorbaya kullanıyordum. Bu yöntemi pazardan aldığım taze sebzelere de uygulamaya başlamıştım. Yukarıdaki sebzeleri miktarları daha fazla olacak, patates ve havuç sabit kalacak şekilde pırasa yerine kereviz ya da kabak, ya da enginar ile kombinler hazırlayıp saklama poşetleri ile derin dondurucuya kaldırıyordum. Böylece her gün hiç çözdürmeden düdüklü tencerenin içine bunları atıyorum. Şipşak hazır… Yukarıdaki tarifimin yapılışı da aynen bu şekilde. Düdüklü tencereye yağı, maydanozu ve diğer tüm malzemeleri çok ufaltmadan doğrayıp koyuyorum. Son zamanlarda biraz tuz da ekliyorum. 1 tutam pul biber de koyabilirisiniz. Suyunu göz kararı ayarlıyorum. İçine bulgur koyduğumuzu göz ardı etmemelisiniz. Yaklaşık 1 parmak geçiyor içine koyduğum su. Düdüklü tencerenizin pişirme zamanını bilirisiniz çünkü herkesin değişiyor benim için 20-25 dakika iken kayınvalidemin tenceresi 5 dakikada sebzeleri çırpıcı için hazır hale getiriyor. Çorbanız piştikten sonra el blendırınızdan ya da bebeğinizin yaşına göre süzgecinizden geçirip afiyetle servis edebilirsiniz. J

KOLAY TAHİNLİ KURABİYE


Uzun bir aradan ve elimde biriken pek çok tariften sonra hem kolay hem de lezzetli olan tahinli kurabiye tarifimle başlıyorum. Çok yoğun ve tempolu günlerimden sonra tarif vermek için bence en uygun kurabiyenin tahinli kurabiye olduğunu düşünüyorum. Yoğun tahin tadını sevenler için süper bir tarif diyebilirim. Yapımı da oldukça kolay ayrıca yaparken tadına bakıp şeker ya da pekmezi ayarlayabilirisiniz.

MALZEMELER:

1 su bardağı tahin

1 su bardağı sıvı yağ (ben zeytin yağını tercih ediyorum)

1 su bardağı ceviz

1 su bardağı pudra şekeri

Aldığı kadar un

MALZEMELERİ

Yukarıda saydığım malzemeler ana malzemelerdir. Ancak istenirse şeker çıkartılarak tadarak pekmez de konulabilir. 1 su bardağı cevizi un haline getirirsek lezzet olarak hissedilir ancak ağzımıza kıtır kıtır gelmez. Bütün malzemeleri koyup yoğuruyoruz. Burada püf nokta unu yavaş yavaş koymanız. Kıvamı buluncaya kadar yani elinize yapışmayacak kolay yuvarlanabilecek ama dağılan bir hamur olmayacak. Unu azar azar koyarsanız başarırsınız. Ceviz büyüklüğünde toplar yapıp tepsiye diziyoruz.  Daha önceden ısıttığımız 170 derecelik ev tipi fırınımıza tepsimizi yerleştirip üstleri çatlayıncaya ve beyazlığı bir ton koyulaşıncaya kadar pişiriyoruz. Çok uzun sürmüyor. Çok koyu renk değil açık renk bir kurabiye istiyoruz unutmayalım. Herkesin bildiği gibi kurabiyeler ilk çıktıklarında oldukça yumuşak olur. Soğumasını bekliyor ve servis yapıyoruz. Ağızda dağılan son derece lezzetli tok bir kurabiyedir. Afiyet olsun  

27 Ocak 2014 Pazartesi

KOLAY HAMUR KIZARTMASI


SUPER KOLAY PİŞİ( HAMUR)

Sabah kahvaltılarının vazgeçilmezi; kimi yörede hamur kızartması kimi yörede pişi. İşte bugünkü tarifim herkesin çok sevdiği şimdiye kadar denemeyenlerin çok seveceği hamur kızartması. Hazırlaması oldukça basittir.

MALZEMELER:

 1 su bardağı yoğurt (ev yoğurdu olması tercih edilir)

1 paket kabartma tozu

1 tutam tuz

Alabildiği kadar un

YAPILIŞI:

Bütün malzemeleri bir kapta karıştırıyoruz. Elimize yapışmayacak yumuşak bir hamur olmalı. Her ne kadar maya kullanmasak da hamurumuzun kendi toplaması gerek bu yüzden 30 dakika kadar dinlendirelim. Hamurumuzu oklava yardımıyla 2 cm’den biraz daha kalın olacak şekilde açıyoruz. Kızdırdığımız yağın içine kare kare kestiğimiz hamurlarımız atıyoruz. İşte hepsi buJ afiyet olsun…

20 Ocak 2014 Pazartesi

Ev Yapımı Tereyağı


“Eskisi gibi değiliz… Eskiden yediklerimizi yiyemiyoruz” diye yakınmaları her taraftan duyuyoruz. Pekiyi bunun için ne yapıyoruz. Eğer organik ürünler tercih ediyorsak ne ala… Ama herkes organik ürünlere ulaşabiliyor mu? Büyük şehirler de yaşamanın olumsuz yönlerinden biri de yediğimiz içtiğimiz ürünlerin ne kadar katkı maddesiz olduğunu kestiremeyişimiz.

En basitinden evde çocuklarımıza ne sütü içiriyoruz? Pek çoğumuz kutu sütlerini kullanıyoruz. Son zamanlarda ben şanslılar arasına girmeye başladım. Çünkü sütçümden süt alıp ev yapımı yoğurt ve taze süt içebiliyoruz. Bugünkü tarifim de aldığımız bu sütlerin kaymaklarıyla ilgili… eğer siz de sütlerinizin kaymaklarını biriktirebiliyorsanız ev yapımı tereyağı tarifim hem çok kolay hem de çok lezzetli olacaktır.

MALZEMELER:

Biriktirdiğimiz süt kaymakları

1 su bardağı ılık (sıcağa yakın) su

1 su bardağı çok soğuk su

(daha sonra yıkamak içinde 1-1,5 bardak soğuk suya ihtiyacımız olacak)

YAPILIŞI:

Kaymaklarımızı derince bir kaba koyuyoruz. Benim biriktirdiğim kaymak yaklaşık 750 gr. kadardı verdiğim su miktarları da bununla orantılıdır.  Mikserle kaymağı yaklaşık 6-7 dakika karıştırıyoruz. Bu karışıma 1 su bardağı sıcağa yakın ılık suyumuzu azar azar döküp, mikserle karıştırmaya devam ediyoruz. 1-2 dakika sonra 1 su bardağı soğuk suyu azar azar ekleyip mikserle karıştıracağız. Karıştırdıkça yağlar üste doğru toparlanmaya başlayacak altında da sütümüzün suyu kalacaktır. Bu şekilde olduğunda yağları bir kaşık yardımı ile üstünden toplamaya başlayabiliriz. Topladığımız yağları buzlukta 5 dakika kadar bekletelim. Çünkü son aşama olarak yaptığımız yağı buz gibi soğuk suyla yıkamamız gerekiyor. 5 dakika buzlukta beklettiğimiz tereyağını yıkama işlemini söyle yapacağız. Yaptığımız tereyağının içine buz gibi soğuk suyu dökeceğiz, kaşık yardımıyla karıştıracağız, bu işleme yıkama denir. Döktüğümüz suyun rengi tereyağımız yüzünden süt renginde çıkacaktır. Çıkan bu sudan çok güzel kurabiye ve poğaça yapılır hatırlatalım J.  Bu yıkama işlemine kabımızın içinde kalan suyumuz tertemiz su oluncaya kadar devam edeceğiz. İşte hepsi bu kadarJ afiyet olsunJ    

19 Ocak 2014 Pazar

Saç bakım yağı ve suyu tarifleri


Pazar günleri ailemizin biraz yoğun geçirdiği zamanlardır. Neden mi? Çünkü çocuklar banyo yapacak , tırnaklar kesilecek, ödev varsa ve yapılmamışsa yapılacak vs vs…. Benim için Pazar  ailenin bütün fertlerinin evde olduğu ve haftaya başlangıç için hazırlık yapılan bir gün. Sürekli bakımlı gezen bayanlardan ne yazık ki değilim (çok isterdim) Senelerdir  kullandığım belli marka gündüz yüz kremim var, ellerim kışın çok kuruduğu için geceleri kullandığım el kremim ve that’s allJ Parfüm kullanmayı çok severim aslında güncel çıkan kokuları takip ederim. Ama onun dışında moda takipçisi olduğum söylenemezJ

 2. Oğlum’dan sonra saçlarım dökülmeye başladı. Zaten ince telli ve gür değildi bir de dökülmeye başlayınca çok üzülmüştüm. Bunun için sizlerle 2 tarif paylaşacağım. Hafta sonu kendiniz ile biraz ilgilenmek isterseniz ve saçlarınızla işe başlarsanız işte size 2 tarif: Bunlardan birincisi Prof. Dr. Ahmet Maranki’den Saç bakım yağı, diğeri de Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu’ndan Saç durulama suyu. Her iki kürü de denedim ve faydalı olduklarını söyleyebilirim. Saç durulama suyunu kullanacaksanız, havlunuzu ona göre seçmelisiniz lavanta boya verebiliyor ve daha sonra havlunuzdan rengi çıkmıyor. Tariflerimiz söyle:

Saç bakım yağı

15 gram çam yağı

15 gram ısırgan otu yağı

15 gram zeytinyağı

15 gram badem yağı

15 gram sarımsak yağı

10 gram biberiye yağı

15 gram menekşe yağı

2 gram kristal tuz

Bütün malzemeleri aktarlarda bulabilirsiniz. Güvendiğiniz bir aktardan almanızı öneririm.

Kullanımı:

Karışımı hazırladık, ilk hafta her gün, 2. Hafta gün aşırı, 3. Hafta 3 günde bir saçlarımıza uyguluyoruz. Karışımı saçınıza yediriyorsunuz(yumuşak hareketlerle masaj yapar gibi), üstüne bone geçiriyorsunuz en az  1,5 saat saçlarda duruyor, bazen dökülecek saçları döküyor sonra kemik ağaçtan bir tarakla geriye doğru taranıyor(ben kemik tarak bulamadım L). Yıkamak istediğinizde şampuan gibi kimyasal ile değil zeytinyağlı sabunlar olabilir doğal sabunlarla yıkıyoruz üstüne kaliteli sirkeyle saçlar yıkanıyor.

Not: Karışım korkunç ötesi kokuyor. Çocuklar da dahil ailedeki herkes kokudan nefret ediyor. Yapmak isteyenlere ufak bir bilgi.

Saç Bakım suyu:

1 su bardağı suya 2 tatlı kaşığı lavanta koyup 7 dakika kaynatıyoruz çıkan suyla saçlarımızı duruluyoruz. Yani bu formül saçlarımızı yıkadıktan sonra durulama suyu olarak kullandığımız bir tarif. Saç dökülmemizi kolaylıkla durduruyor.

Bir  atasözümüz ne der: Kadınlar her zaman güzel ve bakımlı görünmek ister :)başarabilenleri takdirle alkışlıyorum herkese iyi haftasonlarıJ

18 Ocak 2014 Cumartesi

EVDE OYUN HAMURU YAPIMI (DAYANIKLI)


Ah anneler ah! Bu oyun hamurlarından ne çekiyoruz değil mi? Çocuklarımızın ince motor becerileri gelişsin diye uzmanların tavsiye ettikleri oyun hamurlarıyla oynamaları için pek çok şeyi göze alıyoruz. Benim için en önemlisi sağlıklı oyun hamuru bulabilmek için en uygun hamuru bulmak. Ancak son zamanlarda günü birlik hamurlar yoğurup içine gıda boyası katıp oğullarıma veriyordum. Aşağıdaki tarif daha uzun süreli dayanıklı ev yapımı oyun hamuru tarifidir. Oldukça kolaydır.

MALZEMELER

1 Su bardağı un

¼ su bardağı tuz

1 su bardağı su

1 paket vanilya (güzel kokması için)

2 yemek kaşığı zeytin yağı

İstenilen renkte gıda boyası(Gıda boyanız yoksa üzülmeyin, ayva çekirdeklerini 1 su bardağı suda pişirin alın size kırmızı suJ )

YAPILIŞI

Bütün malzemeleri bir tencereye alıp karıştıra karıştıra pişiriyoruz. Oyun hamuru kıvamına gelinceye kadar pişirelim. Çok sıcakken elimize almayalım ancak biraz ılıyınca kıvamına göre un ekleyerek ele yapışmaz oyun hamuru kıvamına getirebiliriz. Bu hamuru eski oyun hamurlarımız sakladığımız plastik kapların içinde saklayabiliriz. Korkusuzca da çocuklarımızın oynaması için ellerine verebilirizJ Not: tarif benim değildir. Ancak daha dayanıklı ve güzel olması için içine eklemeler yaptım. Kolay gelsin.

17 Ocak 2014 Cuma

Stephenie Meyer- Göçebe


STEPHENIE MEYER--- GÖÇEBE

Artık herkes Stephenie Meyer’ı ve Twillight serisini biliyor. Sinema filmi ile belki de kitabının ulaşamayacağı kesimlere bile ulaştı. Bunlardan biri de sevgili kocamdı. (Aslında son partı seyretmemiş olsa da ) Stephenie Meyer’ın Twillight serisini bitirdikten sonra yazarın öteki kitaplarına da sıçrama yaptım. Bunlardan biri de GÖÇEBE elimdeki kitap 678 sayfa. 2 günde bitti ama ne yazık ki şu an 2 saatte pek çok detayı es geçerek sinemada seyredebilirsiniz. Göçebe’yi okuduğumda bildiğimiz işgalci uzaylı türe yeni bir yaklaşım vardı. Bu kitabi biraz spoiler vermeden anlatmam pek mümkün olmayacak sanırım. O yüzden hazırlıklı olun….

Kitaba başlarken vampirlerden sonra uzaylılar ile karşılaştım doğruyu söylemek gerekirse bunu beklemiyordum. Çünkü Cehennemde Balo Geceleri’ni de okumuştum ve yazar vampir tarzına devam etmişti.

Göçebe çok yaratıcı bir kitaptı. Bilim kurgu dünyasının en korkunç fantezilerinden biri “uzaylı işgali” bu kitabın da ana teması. Terk fark ‘ haydi çok gelişmiş silahlarımızı kapalım, canavar ve korkunç şekillerde olan bedenlerimizle dünyaya inip insanları yiyelim’ modu yoktu. ‘Aslında ruh ve beden birbirinden ayrıdır. İnsanların bedenlerini ele geçirip onların ruhlarının izlerini silebilir ve dünyayı mahveden bu ırkı ortadan kaldırıp barış ve saadet içinde dünyanın hakkı olanı  ona verebiliriz’. Bakış açısında olan bir uzaylı istilası vardı.
Başkarakterimiz(karakterlerimiz mi demeliydim) merhametli, sabırlı, dürüst, erdeli, ve sevgi dolu bir ruh(uzaylı) olan Göçebe, ve bir zamanlar insan olan ancak şu anda Göçebe ile aynı bedeni baylaşmak zorunda kalan işgal edilmiş, asi, savaşçı, acımasız ve korumacı Melanie… Biz de onların gözüyle dünyaya ve insanlara bakacağız. Kitabın içinde şifacılar, sahipler, avcılar daha ne ararsanız var, bir solukta okuyacaksınız. Kendinizi Göçebe ve Melanie’nin yerine koyacaksınız. Herkese iyi okumalar….    

PANCAKE



İngiliz aşçı Jamie Oliver’ı bilmiyorum biliyor musunuz? Kendisinin yemekleriyle Home Tv’de tanıştım. Aslına bakarsanız çoğu tariflerini Türk mutfağına uygulayamıyorum ancak Pancake sevdiğim bir tarifidir. Tabi birebir değil… Biraz bizim damak zevkimize göre değişime uğradı. Ancak pancake büyük oğlumun 1 numaralı sabah kahvaltısı…Yeme problemi olan oğluşum için benim de bir numaralı tarifimJ

MALZEMELER

3 Büyük yumurta

1 su bardağını bir parmak geçecek kadar un

1 çay bardağı süt

3 yemek kaşığı şeker (kimi zaman 5’de koyuyorum damak zevkinize kalmış)

1 fiske tuz

1 paket kabartma tozu

YAPILIŞI

Olay yapılışında gizli zaten. Mikser kullanacağız. Yumurta sarılarını beyazlardan ayıralım. Beyazlara 1 fiske tuz atıp çırpıyoruz. Aynı beze kıvamına getiriyoruz. Yani mikseri çektiğinizde o kadar yoğun kıvamı olacakki akmayacak (kalıp gibi sabit duracak) Bu kısmı önemli çünkü Pancake’lerimizin fosur fosur kabarmasını işte bu beyazlar sağlıyor. Sarılara sıra geldiğinde biraz şekerle karıştırıyorum. Sonra içine süt, un ve kabartma tozunu katıp homojen bir yapı elde ediyorum. Artık mikserle işiniz bitti.  Bir spatula yardımıyla beyazları sarının içine dışarıdan içeri doğru çevire çevire yumurta beyazlarının kabarıklığı gitmeyecek şekilde karıştırıyoruz. Aman dikkat puf puf bir görüntü olacak.

Pişirmek en kolay kısmıdır. Ben büyük düz bir teflon tava kullanıyorum 4-5 tanesi bir arada pişebiliyor. Çorba kepçesi ile aldığınız hamurdan daha önce ısıtmış olduğunuz tavaya (yağ kullanmadan) kuçük yuvarlaklar şeklinde döküyoruz. Alt üst pişiriyoruz.. İşte bu kadar afiyet olsun

15 Ocak 2014 Çarşamba

EN GÜZEL GÜNEY KORE DİZİLERİ


İtiraf ediyorum koyu bir Güney Kore dizleri seyrederiyim. Şu ana kadar pek çok diziyi seyrettim pek çoğu bilgisayarımın derin belleğinde gizli arada sevdiğim bölüm veya sahneleri tekrar seyrediyorum. Güney Kore dizileri pek çok kategoriden oluşuyor. Benim tercihim genellikle romantik komedi olanlar. Onların o çekingen aşklarını seyretmek beni mutlu hissettiriyor. Bence gelenek ve göreneklerine bağlı, çalışkan bir toplum… Hiç dikkat ettiniz mi zengin ya da fakir evlere girerken ayakkabılarını çıkarıp bence çok komik görünen terliklerini giyiyorlar. Aslında bu sadece onların değil, Japon dizilerinde de yer verilen bir durum. Benim sevdiğim bir de büyüklerinin karşında oturuş şekilleri. Ben denedim uzun süre oturunca bacaklarda acayip bir uyuşma oluyorJ 

Bu yazıyı yazmaktaki amacım benim en sevdiğim dizileri sizlere tanıtmak. Belki arkadaşlarım arasından henüz bu güzel dizilerle tanışmamış o lezzetten almamış olanlar olabilir. İşte başlıyorum.

Düşlerimin Prensi ( Princess Hours) Goong

 
Elbette teşekkürler TRT. Neden mi bu dizi ile TRT tanıştırdı beni. Ondan sonra hayranı oldum Güney Kore dizilerinin. Dizide Güney Kore hala krallıkla yönetiliyor. (Oysa Güney Kore başkanlık sistemi ile yönetilen bir cumhuriyettir bilmeyenler için) Dizi Kral'ın hastalandığı haberiyle başlıyor. Kralımız hasta olabilir ama elbette ki her kral gibi kralımızın yakışıklı bir veliaht prensi var. Adı Shin. Ancak Shin 'e krallığın geleceği için bir eş bulmak gereklidir. Shin, balerinlikle uğraşan Hyorin'e evlenme teklif eder ama Hyorin balerin olmayı daha çok istediğini söyleyerek onu reddeder. Daha önce verilmiş bir söz olduğu için Shin de Chae-kyong adında bir kızla evlenmek zorunda kalır.  Chae-kyong'un saray yaşamına alışma süreci, diğer kral adayı Yul'un da İngiltere'den gelmesiyle olaylar içinden çıkılmaz bir hal alır. Seyretmesi çok eğlenceliydi. Yoon Eun Hye (Chae-kyong’u canlandıran oyuncu) bu diziyle hayatıma girdi. Onun oyunculuk gelişimini de pek çok diziyle birlikte şahit oldum.

 Coffee Prince

 
Şansa bakın Yoon Eun Hye,  Go Eun Chan olarak bu dizide de karşımıza çıkıyor. Aslında aklımdaki sevdiğim dizilere bakarsam bir sonraki dizide de onunla karşılaşacağızJ Go Eun Chan erkek gibi bir kız. Hatta onu erkek sanıyorlar Zaten hikaye bunun üzerine diyebiliriz. Maddi durumları iyi olmadığı için annesi ve kız kardeşi ile yaşayıp yapmadığı ağır iş kalmayan bir kızcağız. Zengin, hayatı boyunca zorluk çekmemiş delikanlımız Choi Han Kyul( Gong Yoo)ile de tesadüfen yolları kesişir. Go Eun Chan, Choi Han Kyul için çalışmaya başlar ve hayatları ikisini de bambaşka birilerine dönüştürür. Çok sıcak, sevimli ve güzel bir diziydi. Kötü karakter olmayan ender dizilerden biridir bu aradaJ

 Lie to me
 

 Kültür Bakanlığı'nın beşinci seviye memuru olan Gong Ah Jung( bizim Yoon Eun Hye), varlıklı bir aileden gelen seçkin bir otelin sahibi Hyun Ki Moon ile evli olduğu yalanını söyleyerek dizi başlıyor. Aslında amacı üniversite yıllarında bu ders çalışırken hoşlandığı çocuğu elinden alan ve o çocukla şu an evli olan üniversite arkadaşını kıskandırmaktır. Ancak durum gittikçe karmaşıklaşan bir yalanlar ağına dönüşür. İlişkileri Ki Moon'nun eski nişanlısı ve abisinin yakın bir arkadaşı Oh Yoon Joo hayatına girdiği zaman daha da karışık bir hale gelir. Off  sonlara doğru süper oluyor. Hyun ki Moon aşkına sahip çıktığı zaman çok hoş bölümler olmuşJ

 Lovers
 

Ops! Araya bir romantik dram kaçtı. Çünkü seyrederken çok beğendim ve güldüğüm zamanlar da çok oldu. Sonlara doğru eski Türk filmi tadındaydı ancak baş roldeki erkek karakter gangster olunca ağlamamak olmaz öyle değimli…Dizimizde bir  Kang Jaemiz, zengin bir işadamı ve gangster,bir de Mi Joomuz, bir plastik cerrahımız var. İkilimiz Mi Joo'nun kız kardeşinin adi kocasını gangsterimiz Kang Jae sanması ile tanışıyorlar. Kang Jae, Mi Joo'nun hamile olan komşusu Yoo Jin'in de aynı zamanda sevgilisi. Bir de Sae Yeon diye bir karakterimiz var. Sae Yeon’un babası köklü bir gangster ve Kang Jae’nin patronu. Sae Yeon ve Kang Jae birbirlerine diş biliyen çocukluktan beri birbirlerini tanıyan iki adam. Sae Yeon doktorumuz Mi Joo ile tanışmış ve alıngan davranışları dolayısıyla ondan hoşlanmaya başlamıştır. İlk başlarda Mi Joo da ondan hoşlanır. Zamanla bu dörtlü arasındaki ilişki giderek boyut değiştirecek.

 The City Hall
 

Kim Sun Ah’a bayılıyorum.  Bu dizide de beni kopardı. Çok tatlı, çok sevimliydi. Aslında adından da anlaşılacağı gibi dizi politik romantik tarzda bir dizi. Olayla belediye başkanlığı, bürokratlar arasında geçiyor. Kim Sun Ah, Shin Mi Rae rolünde beledeiye başkanı için çalışan tabiri caiz ise salak sekreter… İyi niyetli ama… Cha Seung Won, Jo Gook rolünde (asıl adam) fazlasıyla zeki, bir parti başkanının gayri meşru oğlu, bir hükümet memuru… Kariyerinde ki hızlı yükseliş onu tatmin etmemekte gözünü belediye başkanlığına, milletvekilliğine ve hatta daha yükseklere dikmiş… Jo Gook öyle yada böyle Shin Mi Rae’yi belediye başkanlığına getirmeye çalışıyor (sebepleri dizide göreceğiz)Aralarında da güzel bir aşk doğuyor. Daha fazla anlatırsam spoiler olacakJ

 When it’s at night

Kim Sun Ah! Kim Sun Ah! Yine yeniden yazımdaJ Kim Sun Ah’ı Dong-geon Lee ile birlikte görüyoruz. Kim Bum Sang (yani Geon Lee Dong) çapkın, üniversitede sanat eğitmeni, tv programı yapan ancak o da hırslı bir karakter. Heo Cho Hwi (Kim Sun) ise tarihi eser kaçakçılarını yakalamakta uzman. Japonya’da bir tarihi eserin peşindeyken ikili birbiriyle tanışır ve maceraları başlar. Aynı yerde zorunlu olarak çalışmaya ve yine zorunlu olarak çıkıyorlar imajı vermeye başlarlar ve elbette ki zamanla aralarındaki geçimsiz ilişki aşka dönüşürJ

 A gentleman’s dignity
 

Bu dizi de hemen hemen her şey var aslında.40 yaş üstü 4 erkek arkadaşın hayatlarına dair her şey… bu adamlar lise çağlarından beri arkadaşlar ve hayat onları farklı yerlere de sürüklese arkadaşlıkları devam etmiş. Ben izlerken çok keyif aldım. Çeşitli anlaşmazlıklar, tesadüfler ve aşklar var.   

13 Ocak 2014 Pazartesi

BİBERLİ EKMEK TARİFİ (KOLAY)


Biberli ekmekle ben Mersin’de tanıştım. “Mersin’in biberlisi” diyemeyeğim çünkü bu Doğu Akdeniz Bölgemizde sıklıkla yapılıyor.  Biberli ekmek tarifini kayınvalidem Asiye annemden aldım. Eşim ve benim yemek konusunda bir teorimiz var: Kayınvalidem elini neye sürse çok lezzetli oluyorJ Şaka değil gerçek (maşallah suphanallah nazar değmez inşallah) Ama annemin en büyük özelliği her şeyi göz kararı yapması. Malzemeler de bu şekilde ortaya çıkartıldıJ Şimdiden deneyenlere afiyet olsun…

MALZEMELER:
Hamur için:
1 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı şeker
Yarım paket yaş maya (20 gr)
1 Su bardağı yarısı Ilık su ve yarısı ılık süt  
Aldığı kadar un (yaklaşık 4-5 su bardağı aldı bizimki ama yumuşak bir hamur oluncaya kadar un koyulması gerek)

İçi için:
6 yemek kaşığı biber salçası(hani bildiğiniz ev yapımı olanlardan )
1 su bardağı zeytinyağı (biz yağlı seviyoruz dileğe göre ½ su bardağı da olabilir)
2  tane soğan
1 Su bardağı dövülmüş ceviz
1 yemek kaşığı susam
Gerekirse tuz, istenirse de kekik oldukça yakışıyor
Yapılışı:

1 Bardak ılık su ve sütlü karışımımıza mayamızı, 1 tatlı kaşığı tuzumuzu ve şekerimiz koyup eritiyoruz. Bir miktar hamuru eledikten sonra ortasını havuz yapıp yavaş yavaş mayalı karışımdan döküp karıştırıyoruz. Hamurumuz yumşak bir hamur oluncaya kadar un ekleyip yoğuruyoruz. Hamurumuz hazır olduktan sonra dinlenmeye bırakıyoruz. Yaklaşık yarım saat yeterli olacaktır. Biz de bu sırada içini hazırlayabiliriz. Soğanları küçük küçük doğruyoruz aslında robottan geçirmek iyi bir fikir olabilir. Tereyağı ve zeytinyağı ile birlikte bir tavada hafif pembeleşinceye kadar kavuruyoruz unutmayalım ki hamurla birlikte biraz daha pişecek. İçine salçamızı,  dövülmüş cevizleri koyup şöyle bir çeviriyoruz. İçimiz hazır. Hamurlarımızdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp yağlı kâğıt bile koysak yine de yağladığımız tepsiye düzleyerek koyuyoruz. Hamurları koyma işlemimiz bittikten sonra içimizi hamurlarımızın ortasına yerleştiriyoruz. Kırmızı yağlar hamurun etrafına yayılabilir önemli değil ekmeği daha lezzetli yapar. En son üstüne susam serpebiliriz. Tepsimizi 180 derecelik (santigrat ) fırında hamurlar pişinceye kadar tutacağız. Afiyet olsunJ